PAZARDAN  PAZARA

 

Tüm hakları saklıdır. Levent Çelmen © 2009

1991
1992

                                                           Y A Y I N

1980 öncesine bir defa Halit Kıvanç ‘ın sayım günü sunduğu programda canlı yayına çıkmıştım.

Maçka stüdyolarından bir bağlantı idi. İnsan heyecenlanıyordu.

TRT den Zafer Ası ve Özan Can, “ Pazardan Pazara” da sunuculuk teklifini getirince, önce sevindim sonra heyecanlandım. Belli de etmedim...

İşıklar kıpkırmızı yanıyor, o anda seni seyreden milyonlar aklına gelirse felaket.....

Tek kanallı yıllar. Herkes TRT izliyor. Hem de Pazar günü.

Daha önce Cenk Koray’lar, Güneş Tecelli’ler, Korhan Abay’lar sunmuş.

Sevgili Çiğdem Tunç’la birlikte sunacağız bu sefer.

Akış içinde görev dağılımımız belli.

Ben ; Yarışmaları sunacağım, program arasındaki şovları gerçekleştireceğim.

Kapanışta da birlikte şarkı söyleyeceğiz.

Başta birlikte açılışı yapıyoruz, sonra görev alanlarımıza.

Yayın sırasında, stıdyo dışından, yayını monitörlerle takip ediyorsun, yavaş yavaş sıra geliyor, çok zevkli.

Bir kaç yarışma düşünmüş yapımcılar. TRT elektronik bölümü de, realize etmiş.

Kocaman dekorlar her seferinde kuruluyor syüdyoya. Elektronikten sorumlu çalışanlar son kontrolleri yapıyorlar.

Ben de ekzersiz...Ilk yayında çok egzersiz yaptım, çünkü yarışmanın ne olduğunu anlatacağım.

Yayın başladı Çiğdem’le açtık, şarkılar türküler, söyleşiler devam ediyor.

Ben bir yarışma dekoru önünde yerimi aldım, hazırım.

Yönetmenimiz rahmetli Faruk Üçok resmi bana kesti. Karşımdaki kameranın ışığı kıpkırmızı yandı.

Genel çıkış monitörlerinde benim görüntülerim (kaçamazsın artık)....iş bana düştü..

başladım yarışmayı anlatmaya....ardından konuklardan çağırıp yarıştırdım...anlamamışlar ama yarışıyorlar.

Yayın bitti, pazartesi yukardayım. Müzik Eğlence Bölümü müdürü Bülent Varol,

“Levent bir dakika bakar mısın? “ diye beni odasına çağırdı.

Odaya girdim....Dünkü yayında neler yediğimi tek tek dinledim.

Öbür haftaya çok güzel hazırlandın ve öyle devam ettirdim.

Senelrce sahnedeyim, senelrdir müzisyenlik yaptım şarkılar söyledim, yıllarca animasyon yaptım.

Peki bu heyecan niye ???

“Milyonlar seyrediyor” diye kafaya takmışım ya, ondan olsa gerek.

Bir den olmuyor her şey, yavaş yavaş.

Rahmetli Karikatirist Lütfi Küçük’te karikarürler çiziyor programda.

Daha önce Altın Yunus tan beraber olduğumuz İzmirli orkestra İstanbul’a yerleşmiş.

Şimdi bizim programın orkestrası.

Her hafta pazar sabahı uçakla gelip, yayın sonunda dönüyorlar.

Kış ayları aksaklıkları, uçaklar, esenboğanın sisi, yürekler pat pat....

Animasyon yaptığım yıllarda yanımda çalışan bir arkadaşım var, Dara Kutlay.

Yetenekli çocuk, sihirbazlık falanda yapar. Ona da bazı aralarda animasyon yaptırıyoruz.

Zaman içinde herkes görevini tıkır tıkır yapar oldu. Program oturdu.

Hafta arasında animasyonların tahmini süresini ve gerekli kostüm ve aksesuarları yapımcılara iletiyordum.

Yayın akışı da bu doğrultuda hazırlanıyor ve tatbik ediliyordu.

1991 de başlayan yayın 1992 de de devam ediyordu.

Bir pazar, yayından önce yine Kavaklıdere Stüdyolarına geldim, makyaja girdim.

Herkes  geldi, Dara yok....Evine telefon ediyoruz cevap vermiyor....defalarca arıyoruz, yok, yok, yok

Zaman geçiyor, Dara’dan haber yok.

Akışa bakıyoruz, gelmezse animasyon sürelerini nasıl doldruuruz diye.

Orkestra üyeleri matrak çocuklar,  animasyonları da seviyorlar.

“ Siz Oynarmısınız “ dedim.

“ Neden olmasın dediler “.

Oyunları anlattım ve hemen provaya aldım onları. Başarıyorlar, hem de çok güzel oluyor.

Yayına girdik ve oldu, çokda güzel reaksiyon alındı, orkestra daha da fonksiyonel oldu.

Bir gün sonra feci haberi aldık. Bizim Dara örgüt üyesi imiş ve stüdyoya getirmeye kalktığı ses bombası Akün sinmasının tuvaletinde patlamış.

O yüzden gelememiş.

Yaaaa . yayında bizim stüdyoda patladığını düşündükçe, başta Dara’yı bulan ben olmak üzere, neler başımıza gelebileceği düsünmek bile istemiyorum.

Daha sonra Dara’nın yurt dışına kaçtığını, ROJ TV de yayın koordinatörü olduğunu, sonra da Bulgaristan’da yakalandığını duydum....o kadar....