1978
1992

1978 yılında Konservatuvardan mezun olunca, benim de yolum TRT Kavalıdere binasındaki Seslendirme stüdyolarına düştü.

İlk yönetmenim, Yüksel Sındıral’dı.

O günlerde, kayda girmeden yukarıda toplu provalar yapılırdı. Bu uygulama uzun yıllar devam etti.

TRT, Seslendirmeyi çok ciddiye alarak başlamıştı çalışmalarına.

Yeni oluşan birimin seslendirme sanatçıları da yavaş yavaş mikrofon başında yerlerini alıyordu.

Kayıtlar Ankara’da olunca, Ankara’lı Tiyatro Sanatçıları da seslendirmeye başladılar.

Başarabilen her kişiye iş vardı.

Ilk Yönetmenler ;

Birim Baysuğ, Yüksel Sındıral, Ümit Demiray, Tülay Samurkaş, Zeynep Atakan, Ülkü Şener, Ayşegül Girgin, Ahmet Körükçü, TayfurErsözlü, GüzinErgüder(İlyasoğulları), Birkan Olguntürk(akay), Ayla Demiray, Alaattın Güven,  Nursen Bayraktar, Güven Sulikioğlu idi...

Bir çok Tiyatro Sanatçısı, seslendirdiği karakterlerle anılır, basında ünlenirdi.

Komiser Enrayt lar, Colombo lar, Ceyar lar, Barettaler, Küçük  Ev’ ler neler neler.

Zamanla oyun ve provaların dışında sadece seslendirmede yaşar olduk.

TRT yayınlarının en önemli yapımları yabancı dizilerdi. Onların yoğun olarak seslendirmeleri yapılıyordu.

Yerli dizi sadece Kaynanalar vardı o zamanlar.

Bir çok yabancı dizi gelir, tercüme edilir ve seslendirilirdi.

Dizinin yönetmenin kim olduğu, önemli rollerini kime verdiği, o rollerin nasıl seslendirildiğini basın yakından takip ederdi.

Bu günkü dizilerde oynama yarışı, Ankara’da seslendirme yapmada yaşanırdı adeta.

Hey gidi yıllar...

Herkes birbirinin yolunu açardı bu ışte, yeni oyuncular, seslendirmeye kazandırıldı.

Bekleme odalarında dünya ile, ülke ile, TRT ile, Devlet Tiyatroları ile ve zaman zaman özel yaşamlar ile her şeyi öğrebebilirdiniz. Sesli Kütüphane...

Perfore bantlar, makinistler, 1 mikrofunun başında 6-7 kişinin üşüştüğü günler.

Yanlışta, filmin başa sarıldığı, pardonların zaman aldığı, ters bakışları başlattığı günler.


Yönetmen Nursen Bayraktar”ın bir kaydı var, bekleme odasında laklaktayız.

Oda monitöründen Nursen hanımın sesi duyuldu “ Levent Çelmener Stüdyoya”, şaşırdık bakıyoruz, tekrar ediyor, “ Levent Çelmener Stüdyoya” , “ Levent Çelmener Stüdyoya”...

İçeri girdim

“ Geldim NURSENER  hanım dedim, şaşırdı, düğmeye basıp

“Adım Nursen, Nursener dediniz “

“ Özür dilerim burada isimlere takı takılıp hitap ediliyor sanmıştım. O zaman hatırlatayım, benim ki de Levent Çelmen, Levent Çelmener değil “

Kahkahalar ve senelerce unutulmayan bir anı oldu.

Nursen hanımı nerede görsem,

“Nursener hanım” derim, o da

“Levent Çelmener “ der...

Güzel günlermiş, güzel...

Yaşam orada geçince, TRT Kavaklıdere çevresindeki restoranlar, birahaneler, pastahaneler revaçta mekanlardı.

Herkes bonkördü, çünki para dönüyordu, ısmarlamak için tartışmalar çıkardı...

2 prova veya 2 seslendirme arası FIÇI, KEREMEYLE, KEBAP 49, MİLKA  soluk alınan en yakın mekanlardı.

Bir piyanist şantörün ilk çıkarttığı kaset Fıçı da çalıyor, ilk defa duyduk,

Hemen sorduk müzisyen olan mekan sahibine,

“ Sen mi doldurdun ? “, 

çünkü kayıt amatör, söyleniş bir hayli sıradan.

“Yok  canım duymadınız mı bu piyanist şantör...........”

Piyanist şantör dönemleri başlıyordu, o söyleyen de senelerce söyledi çok ünlendi.

Hala da söyler...

Seslendirmeciler gece gündüz birlikte idi, dostluk yoğun yaşanırdı ve kimse kimseyi kırmazdı.

İlk devamlı seslendirmem, ARI MAYA çocuk dizisinde oldu.

Yönetmen Cahit Emmi(Saraç) ile uzun süre bu projede ve birçok projede çalıştık.

Arı Maya yı Yeşim Kopan seslendiriyordu.

Bir sabah başladık mı kayıda, akşama kadar 8-9 bölüm seslendirirdik.

İkinci olarak BARETTA dizisinde HOROZ u seslendirmemi istedi Yönetmen Güven Sulukioğlu.

Homoseksüel bir zenciyi seslendiriyorum. Kadınımsı kıyafetler giyiyor, acaip şapkaları var, ağızlıkla sigara içer ve komser Baretta’nın tehditleri ile ispiyonculuk yapmak zorunda kalır.

Barettayı Rahmetli Soner Ağın seslendiriyordu.

Dizideki Papağanı, Rahmetli Birim Baysuğ seslendirmişti.

Dizi ünlendi, biz seslendirenler ünlendik.

Gazetelerde çarşaf çarşaf resimler çıkardı o zamanlar.

1979 yılı yaz sonunda stajım bitti ve Devlet Tiyatrolarından ayrılıp İstanbul’a yerleştim.

Metin yazarlığı yapıyorum, Show lar sahneliyorum ünlü müzikollerde, reklam çalışmalarım var. Çok yoğun bir dönem.

Ben İstanbul’a gittim ama, Baretta devam ediyor yayına.

Her afta Ankara’ya gidip seslendirmem gerek.

Gece ikilerde işlerim bitiyor, eve gidip uyumam üç. Altıda kalkıyorum,

Nşantaşı’n dan Yeşilköye.

Bankodaki bayanlar yine gülüyorlar.....”Esenboğa Hava Alanındaki Sis Nedeniyle Gecikme “

Bütün kış günlerce Yeşilköye gittim. Havanın iyi olduğu günlerde Ankara’ya yetişip, Güven Ağabeyin içini rahatklattım, görevimi yaptım.

Sevgili Güven ağabey, o sıralar çok çekti benden çok...

1980-1983 yIlları arasında seslendirmeye ara verdim, İzmir’deydim.

1984 de Devlet Tiyatrolarına dönüşümle birlikte yine yoğun olarak Ankara’da Seslendirmeye başladım.

1992 yılına kadar sürdü bu çalışmalar.Kavaklidere stüdyolarının ORAN’a çıkması, özel seslendirme sütüdyolar ile doruğunu yaşıyordu sektör.

Bu arada özel kanallarda açılmaya başlamış. iş yoğunluğu fazlalaşmıştı.

Seslendirme gerçekten güzel ama zor is. Bağlandınız mı, ömrün sonunun nasıl geldiğini bilmeziniz.

1991 yılında bir karar verdim. 92 yılına kadar yoğun seslendirme yapacağım ve bu işi burada bitireceğim.

Öyle de oldu...

O zamanlar seslendirme gelirleri, bu günün dizilerinde oyuncuların aldığı ücretlerin çok üstünde idi. Mukayese için söyleyeyim : Devlet tiyatrolarından alınan maaşın zaman zaman 5 katını seslendirme yaparak kazanabilirdik. Burada bitmesi gerekiyordu.

Hey gidi günler hey...

Tüm hakları saklıdır. Levent Çelmen © 2009

Seslendirme