SAVAŞTAN BARIŞA AŞKTAN KAVGAYA
 

1998-1999

Oğlum Onat bu sefer babası ile sahnede.

Oyunlarda görev alan çocuklara hep acımışımdır ve böyle bir şeyi kendi çocuklarım için hiç düşünmemiştim.

Zordur kulis, her gün düzenli olarak bu işi yapmak, uykusuz kalmak, gereğinde hasta olarak sahneye çıkmak zordur çocuklar için.

Ama bu sefer farklı bir şey oldu. Yönetmen Raik Alnıaçık Onat’ı istedi.

Bizde hayır diyemedik. Gitti geldi benimle oyun süresince.

Ben de bu mutluluğu tattım. Selama birlikte çıkıyorduk.

Kulis adabını, tiyatro disiplinini görüyordu.

Sahneye İnci Melis Pars ile çıkıyordu.

Atatürk’ün hayatından bir kesiti canlandırıyorduk.

Yaveri Salih Bozok’u oynuyordum.

Çok güzel bir çalışma yapmıştık Büyük Tıyatro da.

Metin güzel, Reji güzel, Oyunculuklar güzel, dekor güzel, kostüm güzel, ışık güzeldi.

Turnelere bile gittik, genelde Ege ye.

Kazım Akşar’ın oynadığı Mustafa Kemal ve Zerrin Tekindor’un oynadığı Latife’yi

o güne kadar ve ondan sonra hiç bu kadar güzel oynanıldığını görmedim.

Tiyatromuzla, arkadaşlarımla gurur duyuyordum.

“Dıkdımının” sözcüğünü ağzından eksik etmeyen Şükrü Üstün ağabeyimizi bu oyunu oynarken kaybettik.

Hayattaki ve oyundaki rolünü amansız hastalık sayesinde bırakmak zorunda kalmıştı.

Ondan geriye oyunumuzda keman çalan kızı Püren Üstün kalmıştı...

Bu oyundan sonra Kazım’da İstanbul’a gitmişti.

Ankara boşalmaya başlıyordu artık...

Tüm hakları saklıdır. Levent Çelmen © 2009