Altın  Yunus

 

Çeşme

1983
1984

Tüm hakları saklıdır. Levent Çelmen © 2009

Tütünbank ta çalışırken çok sevdiğim denizi, genelde uzaktan seyretmiştim.

Artık deniz kıyısında bir işim vardı.

AKTIVİTE VE HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRÜ olmuştum.

Güzel bir lojmanım, yediğim önünümde yemdiğim ardımda. saunalar, buhar banyoları, termal havuzlar ohhhhhhhhhhh.....

Sanmayın, adamda çalışma dürtüsü varsa cennetin içine koysanız, yararlanamaz huyundan, debelenir, kendine iş yaratır.

Yine başladım yoğun çalışmaya, sezon hazırlıkları.

“Otur Be Adam”

Otel hazırlıkları yetmiyormus gibi 1.Çeşme Deniz Şenlikleri organizasyon heyetindeyim.

Kimler yok ki ; Ahmet san, Marika Corsini, Işık Biren...

Ilk şenlik için çalışıyoruz. Yurt dışından ve içerden getirilecek sanatçılar, ulaşımları, konaklamaları, sahne düzenleri, teknik hazırlıklar.

Çok ses getiren br festival gerçekleştirdik, Basınla ilişkileri ben organize ediyorum.

Basın toplantıları, teknelerde, denizde.

Başarılı bu şenliğin 2.cisini de diğer yıl gerçekleştirdik ve klasikleşmesini sağlamış olduk.

Görevli Bulunduğum dönemde, Altın Yunus çok parlak dönemindeydi.

Anfi Tiyatro da animasyona çok önem verdim.

Fransız ve Türk Animatörlerle başarılı 2 sezon geçirdik.

Hafta sonlarında mutlaka konserimiz vardı.

Orkestra Lokomotif eşliğinde Neco, Zerrin Özer, Atilla Atasoy, Kutlu Payslı, İnci Çayırlı, İlhan İrem ve bir çok sanatçı muhteşem konserler verdi.

Altın Yunus Diskoteği Çeşme’nin en hareketli diskosu haline geldi. Burdaki organizasyonlar basında genis yerler aldı.

Ülkemizdeki ilk kumarhane Altın Yunus’ta açıldı.

Yat Charter filosu kuruldu. İlk arıtma tesislerinden biri Altın Yunus’ta faaliyete geçti.

O faaliyete geçene kadar, zaman zaman burnumuzun direği kırıldı.

En çok ta Teknik Müdürler İsmet Sürek ve Hasan Cargal’ın...

Rüzgar jenaratörünü Altın Yunus aldı ve rüzgarlı Çeşme’de kumarhaneyi besledi.

En önemli, en büyük toplantılar Altın Yunus ta organize edildi.

Bir çok devlet başkanı ve dünya şöhreti  Otelimizde ağırlandı.

Büyük güvenlik önlemleri alıntında, Nato Toplantıları otelimizde gerçekleşti.

Konsey üyelerinin en beğendiği tesisti.

Turgut Özal’la, Kaya Erdem’le ANAP kuruluş öncesi, sık sık Baküs Restoran da buluşuyor, bizden inatla Efes Pilsen birası isterdi..

Çok hareketli, yoğun ve zevkle geçen yıllar, günümüze kader devam eden dostluklar...

1984 yılının Ekim ayında bir yönetim toplantısı devam ederken, sekreter arkadaşım Devlet Tiyatrolarına tekrar dönüş dilekçemi kimseye belli etmeden yazıyordu.

Dilekçe Tekin Akmansoy ağabeyimle Ankara’ya doğru uçuyordu.

Ben de yuvaya uçabilecek miydim ?

Tilkinin dönüp dolaşıp......

Yaşar Holdink Yonetim Kurulu Başkanı Selçuk Yaşar’ın en ilgilendiği şirketlerinin başında gelirdi Altın Yunus.

Selçuk Bey, her an otelde görünüverirdi. gerek toplantılar, gerek hafta sonu tatillerinde hep otelde idi. Her an her köşeden Selçuk Bey çıkabilirdi.

Bu gerçeği tüm otel personeli bildiği gibi, Yunus Bey isimli  bir departman müdürümüz de bilirdi

Yunus Bey ayni zamanda saunaya, buhar banyosuna da gitmeyi severdi. Ama hep sorardı, “Selçuk Bey buralarda mı?  Gelecek mi ? “,orada yakalanmak istemezdi.

Aslinda hepimiz otelde 24 saat mesai yapıyoruz, gecemiz yok gündüzümüz yok çalışıyoruz.

Bu arada özellikle kış aylarında otelin imkanlarından da rahatça yararlalabilirdik.

Bunu herkes bilir, böyle uygulardı. Tabii bir tek Yunus Bey hariç...

Sauna, Buhar Banyosu ve Termal Havuzun olduğu Sağlıklı Yaşam Merkezindeki personeli uyardım ;

” Yunus Bey Saunaya gelirse, çaktırmadan beni haberdar edin”

Ettilerde...

Yunus Bey saunaya girmiş, neredeyse çıkacak...Ben dışarıdan aynen Selçuk Beyin ses taklidi ile, güya personelle konuşuyorum. Personelde tiyatrocu...

  1. -Hos geldiniz Selçuk Bey.

  2. -Hosbulduk, nasıl işler ?

  3. -İdare ediyor efendim...

  4. -İyi, iyi...Sauna boş mu ?

  5. -1 kisi var efendim.

  6. -Kaç derrece içerisi ?

  7. -85 efendim.

  8. -Tamam ben giriyorum, şunu 95 e çıkarın.

O sırada Yunus Bey Saunanın içinde sıkışmıs durumda. Dışarı çıksa bir türlü, içerde kalsa.....Hemen içerde havluyu kafasına iyice kapatıp, uzanıyor, tam siper...

Diyalog yok. Ben sadece öksürüyor varlığımı belli ediyorum...Yunus Beyden çıt yok, sadece şıpır şıpır terler akıyor, eriyip gidecek zavallı.

Ben gireli 20 dakika oluyor, bizimki 40. dakikada...Terliyor, havluyu benim göremeyeceğim taraftan aralıyor...Ben bir öksürüyorum, havlu kapanıyor, Şıpır şıpır...

Sonunda konuşmaya çalışıyorum havlulu adamla. Yine taklitle tabii.

  1. -Beyefendi, bir şeyiniz yok değil mi ?

(Sessizlik....sadece inilti hırıltı karışımı...”Yaşıyorum, sana ne, karışma” hareketleri)

  1. -Beyefendi, bir şeyiniz yok değilmi ?

(Sessizlik. Hafif kıpırdamalar, ölecek belli, kesin ölecek)

  1. -Yunus Bey, Yunus Bey Kardeşim şu havluyu kaldır artık, gebereceksin...

Yunus Bey havluyu yavaşça aralıyor, Selçuk Beyle yüz yüze geleceğini sanarken, bir de bakıyor ben.....Kan ter içinde, kocaman gözler, canını teslim etmek üzere... azrail yakınlara gelmiş belli...

Birden dışarıdaki soğuk şok havuzuna koşuyor...koşarken kayıyor, düşüyor,......kalkıyor, koşuyor...

“Ohhhhhhhhh benim Güzel Allahımmmmmm” diyerek canını kurtarıyor...

Ben de canımı kurtarmak için oralardan uzaklaşıyorum.

Yunus Bey şaka kaldırırdı Allahtan, ama bir daha saunayı görmek istemedi...